Bunları da Okuyun
Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
Yıl kırk yediydi sonbahardı Üstümde başka gök başka bulut Cebimde param vardı Tramvaylar taksiler emrime hazır Durağım İstanbullar AnkaralardıYıl kırık…
Birşeyler koparılıyor göğsümden Hoyrat pençelerle İğne deliğinden geçiyorum acıların Dağılıp toparlanıyorum yeniden Ben yalnız komayan bozkırda Uzak düşler uzak düşler…
Sürebildiğin kadar toprak Sarabildiğin kadar kadın Bu dünya Güvenebildiğin kadar dost Düşünebildiğin kadar güzel Yaşabildiğin kadar Dünya
Ben ömrümce köylere gittim Taşlar arasından ıssız yollardan Garip akşamlar içine Tek başına ışıdığı yere okulların Avuçlarımla yüreğimi götürdüm Nedir…
Aklımda genişliyen hep o tarla Güneşle tüter ince ince Dinmiş sınırlarındaki ağrı İlk tutkuların adı Korkusunda serinliğindeHele yağmur sonları Hele…
Butun gün kırlara bakmışım Başaklarla kımıldanan O bitek yalnızlığa Burnumda gökyüzünun ince kokusu Butun gün sana bakmışım Derin mırıltılarla ırmağa…
İlk yazın ucu göründü Harlayıverdi çiçek çimen Kalktım Akçadoruğa çıktım Bi ova serildi önüme Karşıma bi dağlar dikildi Elim ağzımda…
Ayaklarının ucuna basa basa sokul, dur arkamda, ellerinle gözlerimi kapa. Topu topu kaç defa göz göze geldik, kaç defa tuttum…
Böyle uzun yaşamak iyi de Sık sık Bir suçluluk duygusu uyanıyor içimde Halit Asım gibi hemen usuma gelen Türküsü yarıda…
De bana Anlat hadi Kaç Kaç kez Gönül gözüyle gördük Can kulağıyla dinledik ki Ah çın çın nasıl da güzel…
Yalnızlığım kalabalık gitgide Soğuk günler gibi çekildim kentin sokaklarından Yoksa koruyamam bu sevinci, kılır kolum kanadım yoksa Hani yok mu…
Öyle uzak Gitgide Öyle güzelleşti ki O yüzü hiç görmedim Hiç yaşamadı belki Tülin’in yüzündeki Duru güzellik Nasıl da benzer…
Önce yağan kara gülümsedi Kaçıştı sonra yalın ayak çocuklar Dikildi durdu işsizin biri Çıkardı güneşi ceplerinden Kadındı kursağına girmedi Kaç…
Annem yaşlanırken, Büyürdüm ben de.. Kahvesini çekerdim el değirmeninde, İpliğini İğnesine geçirirdim, Saat Kaç sularında Söylerdim, Gözlüğünü bulurdum Koyduğu yerde,…
I. Kendi elimle tek tek Çaylarını sunarken Devrimci genç kızların Delikanlıların Aklımdasın hey Koca Fikret Hep aklımda Bu büyük kentin…
Kar savrulurken Günler günlerdir aralıks1z Ben de savrul savruluyorum Yetmiş yılın ötesine İki kardeş yan yanayız Bir sac mangalin önündeUzatmışız…
“Bir sigara yakmaz mısın Kadir? ” Kızılırmak akıyordu ben, kararan karşı dağlara bakıp gayri ihtiyari böyle söyledim. Fakir bir Anadolu…
Arsız bir sarmaşık gibiyim Ta çocukluğumdan Binbir düşe Umuda Sıkı sarılan Güzde bütün yapraklar Sarardıkları zaman -Hemen dökülecekler- Benimkiler güneş…
Elimde demin Küçük bir saksı vardı Boş bir saksı Nasıl ağırmış meğer Nasıl kolum ağrıyor Boş Bomboş Çiçeksiz bir saksı
Şafak vaktidir Terket beni artık hatıra Bundan böyle ben artık dağılıp boydan boya mısralarıma esirler açlar ve mağluplarla hürriyet ekmek…