Bunları da Okuyun
Halim Yazıcı
hey yağmurun kaytanı yağmurun kaytanı dünyayı al menekşe çocuk gözlerinlesicim olup topaç çevirme su gölgesiyle büyür büyürsebildiğin ne varsa alıp…
bir üveyik kuşunun sekişiydi bakışın o başımı alıp zeytinliklere götürdüğümürkek, öylesine bir ceylan nehriydi sevgin çoğalarak gözlerine geri döndüğüm.
gidin ulan başımdan sevgili sevdalarım gidin. istanbul’a gidin defolun gözlerimden desem bile olmuyor bela açacaklar başıma zehir edecekler hayatı bu…
incir ağacının küçük bir dalında küçük bir kuşun kanadı güneşe vuruluncasen toprağın gürültüsü kalbinde ben binlerce serçe sesini topluyorum kelebeklerin…
yola çıkıyorum anne heybem ne güzeliçinde sonsuz katık -kalbi sevgilimin-heybem Yağcıbediryola çıkıyorum anne değneğim zeytin dalı-martının kanadındaki zeytin dalı-sat sabahın…
sütbeyaz göğüs ucuyla yanardım on iki kırk beş vapurunun ölü karanfilleri üstüme devrilirdi İstanbul’unkızların saçları kısacıktı sesinin rengi ağaran tan…
dört mayıs bin dokuz yüz seksen dört ört bakalım gözlerini gençliğimyolculuğundayım yüreğimdeki insan artıklarınınon dördüncü koltukta bir dünya on dördüncü…
sofya yolunda bir kız gördüm dut topluyordu dudaklarıylave bir çocuk elleri kırmızı bakır boynunun kıvrımında akdeniz kokusuusulcacık ilerliyordu topuklarında karanfilin…
seni parmak izinden tanıdım sonbahar bir gül yaprağına bıraktığın yüzündeneteklerini toplayıp gitmesinden ölümün zillerinin dağılıp kırılmasından hüzündenboyacı çocukların gökkuşağını dolamasından…
bilmem neden kendini yeniler hayat yeniden kala kala bi koca çocuk kırıntısı kalan bu değirmendennerde beyaz un sesleri hangi yaprağın…
hey mavi güvercinneden kucaklar durur bütün nehirlerini dünyanın metin alevden bir müziği içercesine nefes nefese ateşten bir topu aşk yerinekaldır…
eğer bir kuş uçarsa gece yarısı uçurumlara uçurumlardan aşklaramavi gözbebeği kedinin dönüşürse birden yalnızlıklara yalnızlıklardan aşklarayağlıboya resimli ellerin sarsılırsa ihanetlerle…
elimde pembe bir ince iğne hep bir lir tanesini delerdimiki katlı ahşap evlerden çırılçıplak tepetaklak katolik kaldırımlara atılan güvercinlerdimkuşların teleğinden…
sessiz su adımları avcının mızrağının ucu pembe tin ritmigeceleri sokak köpeklerinin bağımsız cumhuriyetidevrilen çöp kovaları kim dinler hitler bıyıklı ölümleridinleseydi…
kar altındaydı ses telleri öpülesi zenci kelebekaşk, kar altında.
nasıl olur, neden dağdan kopan kar ay olur gülerken hanımelleri akşamüstlerineden uçurumlarla sever kadınlar severse karışırken şaraba klârnetin sesi aşk…
c.koççoban’a1.yüzün yıldızdağı’na kirpiklerin mermer tozlu akşamlara mavi çocukların koştuğu yalnızlıklara dönük olsun kalbin aşka hüznün beyaz gecelere turuncu ve siyah…
kadın; – emzirir mi seni aşk? adam; – ufuk çizgisine bak.adam; – bildiğin bir dağ var mı? kadın; – öpüşsün…
siyah dudaklı bir çift siyah giz şarkı söylüyordu ince ayrıntısınakalın damarlı parmaklarıyla hayatın türküler mırıldanıyordu mızıkasıyla ömrünmarşlar geziniyordu kirpiklerinde ardıç…
iyi yürekli küçük yağmur bahar geldi biliyorsunmavi kaşlı bir çocuğun hülyasında akan ırmakta düştümkoşarken yalınayak yalnızlıklara aşk hüznüne denk düştüm.