Bunları da Okuyun
Sina Akyol
(1) Altında eskidiğim taşa bak.Adım, ona yazılı.(2) Ben.. ve taşım…(Bir gün usta olur… olur da beğenmez diye bizi..nasıl korkuyoruz çırak…
Tay tay diyorduk, gülüyorduk, oğul da gülüyordu. … Seğirtip şakrak gitti. Bahtı açık- olsun dedik. (…)Oğul ki uzak yurda gitti.…
Bazen de içerdedir gece. Karanlık, içerdedir. Perdeleri kapalı odada.Orda ay yoktur: .. hilal.. ve on dört.. ve ayın yokluğu orda…
Kül dedim, kimler– işitir? Âteş ile su Onlar kavuşur.Ağacın dalı ağacın elbet dalına değer, öbür.
Taşın kaldığı, o lahit! Kaldım da kaldım; hay zaman! Dedim; susmaktır… hünerdir! Hün, dediydim… avazıma! Avazıma avaz kaldım
Beni uçur.. dedi çıglığım inzivaya! Beton epey sertti ani düştüm parçanın ilmine.Onda narin içre lime lime söküldüm.Kalksam, nice uğraşıp kendimi…
Ben duvara baktıkça Duvar bana bakardı.İri çatladı taş.Pes!
Ama billur gibi billur- göğe çıktım. Baktım hem gördüm börtü böceği. Tuhaf telaş! İnsan kurdu azade insanı yiyordu.
Dedim ki bana, kâğıda harika şeyler sus; hüner budur bunu yaz, dedim kağıda.
Işığı terk etmeyen pervanehala gölgemle.Ne çok yorgunuz! ***İşte teslim- oldum zengin- uykuya. Uyandıkça yalandır ölüm.***İşte yazdım, gecenin şiirini.Beni aydınlığa gömün…
– Turgay Kantürk’e, umutsuzlukla! 24. sayfaSen üşüdükçe yorganım da üşüdü. Anlam! .. Soyunur.25. sayfaAcıktın. Ağzım ağzına sunaktır! Tuz! .. Biraz…
-Yalnız değildim ki orda… O çıplak göğün altında, sabahtı! ormana karışan bir sabah gibi indim nice güzel duyguyla…Çoğaltarak beni, yan…
Geceleyin orman, çalar borazan. Uyanır asker, tüfengine sarılır. Boşa gayreti! Üç beş Köstebek namluları delmiştir. ***Geceleyin orman, çalar borusun. Toplaşır…
Dokunsam, diyordum kadim sesli rüzgara.Tenha kıra uzandım, göl hayatı inceydi.Sürer, yalın bir şiir.Ekşi erik tadıyla.
-I-Sabahın serinliğiyle yazıyordum; güneş hınzır bulutla çekişiyordu.-II-Uyuyordun, uykunun kıyısında usulca durdum.Yastığına taze otlar bıraktım.Biraz gümüş, biraz şiir ekledim.Şenlensin diye om’zun,…
Cancağ’zım, otursaydık kavun lezzetiyle! Söz ki derindeydi, eridi, hamur oldu; işte onu lezzetiyle! Epey sustum; sesimin yorgun lezzetiyle! (…) Zeytin…
Ben seninle uykular, uykular, uykular uyudum. Sana erken sabahta taze değdim. Meğerki göğsüne göğsümle değdim. Ettim şikayet.
Epey uzak yıldızda epey uzak yıldızdaben sapsarı uyudumKim değer bana? Kim- sevinç olur? .. Kendi- yastığım! .. Ürkütür.Ey benim, benden-…
Kargaları ürküten ezan sesi sabaha değiyor.Sabah bana değiyor.İçim acıyor.
Onlar, erkenci güvercinler, sevişmenin kuytusuna, argın tüyler bıraktılar. Kanat vurmak sonraki işleri. Değil mi ki beden arındıkça uçuşur….Sabahtı, sana geliyordum.…