Bunları da Okuyun
Browsing: Czeslaw Milosz
Sen, kurtaramadığım insan Dinle beni. Anlamaya çalış bu yalın sözleri, başka türlüsünü söyleyemediğim için. Yemin ederim ki, söz büyücülüğü yok…
Ben hep daha geniş ferah bir biçime ulaşmaya çalıştım. İstedim ki şiirim düzyazının baskısından özgür kalsın, Yazarı ya da okuru…
Bereketli hasatların olduğu yıllara rastladı yaşlılığı. Ne depremler vardı, ne kuraklık, ne de sel baskınları. Sanki bir düzene girmişti mevsimlerin…
Donmuş tarlalardan geçiyorduk bir vagonla şafakta. Kızıl bir kanat havalandı karanlığın içinde.Ve birden koşarak bir tavşan geçti yoldan. İçimizden biri…
Seni kurtaramamıştım, Sen kulak ver bana. Bu yalınkat sözlerimi anlamaya çalış Çünkü bir başkası utandırır beni. İnan bana, söz sihirbazlığı…
Gece bitti Ay eriyor doğan günde Battı batacak sularaBu ovada eylül ne kadar diri Çayırlar yemyeşil Bahar toprakları sanki güneydeBıraktım…
Bir insanın ölümü, güçlü bir ulusun düşmesi gibidir: Geçmişte kalmıştır yiğit orduları, kaptanları, yalvaçları, Görkemli limanları, denizlerde egemen gemileri, Ama…
Zeytin ve limon sepetleri, Şarapla yıkanmış, Çiçeklerle bezenmiş kaldırımlar, Masalara saçıyor satıcılar Pembe ürünlerini denizin, Siyah üzüm salkımlarını, Tüyleri üzerine…
Kardeşçe bir özen dolu, gülümsemenin ardında, Nefret eder, iktidar diyalektiğinin kurbanı gazete okurundan.”Demokrasi”ye çağırır hep göz kırparaktan. Yalnızca nefret eder…