Bunları da Okuyun

    Gazel Şiiri – Nail Abbas Sayar

    29 Aralık 2021

    Sayfalar Şiiri – Abdülkadir Budak

    29 Aralık 2021

    Cânan Yurdu Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    28 Aralık 2021

    Kayseri Kayseri Şiiri – Abdülkadir Budak

    29 Aralık 2021

    Karanlık Zamanlarda Şiiri – Bertolt Brecht

    29 Aralık 2021

    Unutmuşum Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021

    Yâ Rab Bela-yı Aşk İle Kıl Âşîna Beni Şiiri – Fuzuli

    29 Aralık 2021

    Beş Satırla… Şiiri – Nazım Hikmet Ran

    20 Mart 2022

    Yazı Bitti Şiiri – Sadettin Kaplan

    29 Aralık 2021

    Yağmur Yağıyor Gibi Ölüyorsun Şiiri – Çiğdem Sezer

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Müştak Erenus»Yetmişli Yıllarda Böylesi Bir Gün Şiiri – Müştak Erenus

    Yetmişli Yıllarda Böylesi Bir Gün Şiiri – Müştak Erenus

    Müştak Erenus- Müştak Erenus
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Sabahleyin işe nasıl gidiyorsun diyeceksin.
    Dört yıldır Kalamıştayım
    Pasaklı bir denizle türlü cilveler içinde
    Hele akşamları bir sevişiyorki bulutlar
    Görülmedik bir renkli kıyamet alıyor irsanı
    İşte sabahleyin böyle bir denizin kıyısından
    Kurbağlı köprüsü ve süleymanpaşa tarikiyle
    Ve de kimsenin tafra ve safrasına uğramadan
    Dost ayaklarımla konuşa konuşa iskeleye iniyorum

    Kuşak farkı filana yormayın
    Gerçekten iskelenin eski günleri kalmadı.
    Bir telaş, bir telaş
    Bi tedirginlik, bi itiş kakış
    Polisler jandarmalar cemseler çoğu kez
    Kimsenin kimseye edecek bir sözü kalmamış gibi
    Bir suskunluk
    Bir kızgınlık sanki
    Upuzun kuyruklar halinde.

    İşte böyle bir iskeleye
    Bitli baklanın kör alısı bizlere
    Bir video komuşlar.
    Üstümüzden sesleniyor soylu girişken dört bir yana
    Sayın iş adamları diyor adamlarına
    Kadıkoy iskelesinden günde yüzyetmişbin
    Ayda beşbuçuk milyon kişi geçtiğini biliyormusunuz diyor.

    Mal gibiyiz ortalıkta
    Bir allahın kulu çıkıpta
    Yüzyetmişbinin birine
    Sabahın bu kör karanlığında
    Nasıl edipte buralara gelebildin demiyor
    Sormuyorda.

    Renkli bir superşovda iri bir kadın
    Ve onun kirli siyah kalçalarında
    O yüzsüz reklamlar
    Çocukluğumdaki aktar şekerleri gibi
    Pis bulaşık veresiye
    Vıcık vıcık bir yeşille üstümüze akıyor
    Ve böylece
    Gün içinde kuşandığımız bu çile yetmezmiş gibi
    Sırıtık sarı bir ezeyette
    Zor bulup vapura giriyoruz.
    ve arkamızda bir gariban sürüsü
    Şaşılacak bir telaşla
    Hemencecik batmış bu süperşova
    Hikmeti zor bulunur ayrı bir keyifle
    Hani utanmadan bir sonraki vapura kalıyor.

    Lüks farkı bu memlekette
    Her zaman kel başımızın tacı
    Ve de değişmez belası olmuştur.
    O kalkmaz da,
    Toplumdaki şu sınıf farkımızla
    Vapurlardaki mevki farkı
    Halloldu gitti çok şükür.
    Ama yine de
    Örnek Tepeli Şükriye
    Ne onların yüzü
    Ve ne de şamın şekeri diye
    Girmiyor o birincinin salonuna
    Gelip konuyor usul usul eski yerine efendice.
    Ve işte bizler de böylece
    Kaynaşmış yek vücut
    Ve de sınıfsız bir millet olaraktan elele
    Medarı iftiharımız bu kahrolası kargaşada
    Nerde ayaklarımız yerden kesiliyorsa
    Ordan sürükleniyoruz götürüldüğümüz yere böyle.

    İyi yolculuklar sayın yolcular
    Bir dakkanızı rica ediyorum
    Diyen bu günümüz insanı
    Bi tuaf müteşebbis
    Burda da çıkıyor önümüze
    Elimde şu gördüğünüz bit tarağını
    Reklam olarak ta Amerikadan getirttim
    Diyor vatandaşlarıma
    Ve ayrıca her bir tarakla böyle
    Bir de terzi sabunu takdim edeyorum diyor.
    Bir şeyler diyorum içimden.
    Her halde şu anda
    Böyle bir vapurda değilsinizdir.

    Vapurlar yirmi dakkada alır köprüyü
    Haydarpaşadan sonra
    Hani o askerlikteki gibi
    Çaycılar girir alana yanaşık nizamda
    Çay benim çay derler
    Çayınız geldi derler bir avaza.
    Çoğu kez
    Batıdan gebe o almak çekiminden
    Bi ince bi kibar olurlar sanki
    Çayınızı almazmısınız bile derler.
    Ama geminin başında o örnek Tepeli Şükriyenin yerinde
    Nedense bozulur bu incelikleri
    Üstü başı horgörmüşlere dinelen o bobiler gibi
    Haşin olurlar
    Kaba olurlar kendi insanlarına.
    Para paralar
    Açılmasın aralar
    Parayı vermeden gitmeyelim derler
    Ve bazı gurbetçilere bakarlar da şöyle
    Parayı peşin bile istedikleri olur.

    Geminin rahat yeri
    Baştaki güvertedir.
    Ordaki insanlar
    Çoğu hastır sıcaktır
    Oyunsuzdur konuşmaları düpedüz.
    Kimi selamünaleyküm diyerek
    Gelir bir yanına oturur
    Çoğu da bu selama karmadan
    Katılır güzelce söze.
    Yabancıdırlar bu ne idüğü belli şehre
    Nerelerden çıkıpta gelmişlerdir
    Durur da sorarlar.
    Meraklıların keskini
    Birinci dünya savaşında
    Zahmet edip ta buralara gelen
    Toprağa ermiş İngilizin
    Haydarpaşadaki mezarını sorar.
    Nerden, nasıl kalmış
    Toplu tüfekli bu ağaçlık.
    Ama hiçbiri
    O italyan mimarının becerdiği
    Hastaneden dönme Haydarpaşa lisesinin
    Çirkin yapısını, gülünç kulelerini sormaz.

    Murat Selimiye Kışlasıdır.
    Sorular burda üretilir.
    Çoğu kez sıcak bir ses dönüpte şöyle
    Hani bilmişken de sorar bu oturmuş yapıyı
    Yılını, yapanını sorar
    Selimiye dersin
    Burdan sefere çıkmış Türk askeri
    Bağdat dersin, Şam dersin
    Her nedense tümüyle mısır dersin.
    Bunlar sana öğretilenlerdir
    kolay dersin de bu marifetleri
    Bir de yaşadığın günler gelir aklına.

    Yetmişbir yılının oniki Martı
    Paşaları muhtıraları
    polisleri jandarmaları
    Bu taş duvarlara kapatılan insanlar
    Bırakırsın soru soran gurbetçiyi fütuhat keyfinde
    Varır bu yol kendin düşünürsün.
    Gecelerin karanlıkları
    Zaman dinlemeyen saatler
    Duymak istemediğin seslere yağan o kara yağmur
    Tomsonlar
    Kapılar kapılar
    Yerlerde kitaplar
    Daldırır gidersin.

    Derken o bit tarağının sahibi
    korkusuz müteşebbis çıkagelir
    Sıra bu sefer başgüvertenindir
    Başlarsada hemen sayın yolcular’a
    Bu kez tutturamaz kirişi
    Kalkar külyutmaz vatandaşın biri yerinden şöyle
    Sabırların sınırıyla kovar herifi.

    Kızkulesi bir gelindir.
    Üsküdarın Hareminden kaçmış deniz ortasına
    Sırtında ince beyaz bir gecelik
    Hala üşür ürperir sanki.
    Öyküleri türlüdür bu kulenin
    Her aklına gelen birşey uydurur.
    İmparator Kostantinin kızını sokan o yılan
    Bilmem hala ordamı
    Epey ihtiyarlamıştır.
    Karşıda Topkapı bir nazlı edalı
    Onun da nazını çekecek kimse kalmadı.
    Bir delişmen şu martılar
    Kanatlar içinde bembeyaz
    Arkamız da Boğazın Köprüsü
    Rüzgar ortasında
    Beyleri geçirir.

    Sabahın kalimera rumun yerlisi
    Gözüktü artık Galatalı Ceneviz
    Onun Kulesi
    Ve karaköy iskelesi
    Güne batmış bal çanağı gibi
    Kıvıl kıvıl insanlar içinde.
    Bir kere yandı da
    Zor kurtulduk.

    Müştak Erenus şiirleri Yetmişli Yıllarda Böylesi Bir Gün Şiiri - Müştak Erenus Yetmişli Yıllarda Böylesi Bir Gün Şiiri - Müştak Erenus şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Biraz Daha Şiiri – Müştak Erenus

    Günün İçindeki Şiiri – Müştak Erenus

    Deliler Şiiri – Müştak Erenus

    Merhaba Yeryüzü Şiiri – Müştak Erenus

    Lorca Kardeşim Şiiri – Müştak Erenus

    Uzaktır Aramız Yollar Ağlasın Şiiri – Müştak Erenus

    Bunları da Okuyun

    Bekleyin Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Yorulursun Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    İncitme Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Uyan! Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Neyzen Tevfik

    Fânus-ı Hayal Şiiri – Neyzen Tevfik

    Neyzen Tevfik

    Deli gönül, kara deniz dinlemez, Adam olur, balık olur, kuş olur.Yerde, gökte, suda arar rızkını,…

    Akça Kızlar Göç Eyledi Yurdundan Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Ezber Şiiri – Ali Ayçil

    29 Aralık 2021

    Adalet Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Uyumayan Umut Şiiri – Can Yücel

    28 Aralık 2021

    Allah Aşkına Şiiri – Altay Öktem

    29 Aralık 2021

    Parkta Serenad Şiiri – Ahmet Muhip Dıranas

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Karacaoğlan şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Ruhsati şiirleri Agah şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.