Başta kavak yelleri estiği günler hani?
Umduğumuz neşeler, şerefler, ünler hani?
Beklenilen alaylı, şanlı düğünler hani?
Servi gibi ümitler döndü birer iğdeye,
Geçti Bor’un pazarı, sur eşeği Niğde’ye!
Sende cevher var imiş, onu herkes ne bilsin?
Kimler böyle züğürdün huzurunda eğilsin?
Şöyle bir dairede müdür bile değilsin,
Ne çıkar öğrenmişsin mesahası piy diye,
Geçti Bor’un pazarı, sur eşeği Niğde’ye!
Bilmem ki ne olmaktı senin gayen, maksadın?
Fare gibi kitaplar arasında yaşadın,
Ne dansettin, eğlendin, ne de sevdin kız, kadın,
Kim dedi ey serseri gençliğine kıy diye?
Geçti Bor’un pazarı sur eşeği Niğde’ye!
Gönül ne çalgı ister, ne eğlence, ne de dans,
Ne güzel kadınların önlerinde reverans,
Kapandıkça kapandı bunca yıldır kahpe şans,
İhtiyarlık gölgesi perde çekti dideye,
Geçti Bor’un pazarı sur eşeği Niğde’ye!
Fırsatı iyi kolla, olma sakın dangalak,
Genç iken vur partiyi, durma, ye, keyfine bak,
Sonra iç şampanyalar, viskiler, bardak bardak,
Dokunuyor üç kadeh simdi bizim mideye,
Geçti Bor’un pazarı sur eşeği Niğde’ye!
Hasan’ın böreğine vaktinde yetişmeli,
Hiç durmadan gövdeye atıştırıp şişmeli,
Yanıp da kavrulmadan mükemmelen pişmeli
Sonra seni almazlar hiçbir yere çiğ diye
Geçti Bor’un pazarı sur eşeği Niğde’ye!