Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Cümle yâran sana uşşâk olduğun bilmez misin
Cümlenin tâkatları tâk olduğun bilmez misin
Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Gâhi feyz-âbâda doğru azmedip eyle safâ
Asaf-âbâda gelip gâhî salın ey mehlikâ
Gel hele gör sahn-ı Sa’d-âbâda hiç olmaz bahâ
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Kapladup gül penbe şâli ferve-i semmûruna
Ol siyeh zülfü döküp ol sine-i billûruna
Itr-ı şâhiler sürüp ol gerden-i kâfûruna
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Sen açıl gül gibi zâr ile hezâr olsun Nedim
Bend bend olsun hâm-ı zülfün şikâr olsun Nedim
Sen salın cânâ yolunda hâksâr olsun Nedim
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
hâke yeksan: yerle bir olmak, yıkık
ıyd: bayram
nâlân: inleyen
cümle: bütün
yârân: dostlar
uşşak: aşıklar
takat: güç
müştak: özleyen, can atan
gâhi: bazen
meh-likâ: ay yüzlü
sahn: meydan, orta yer, sahne
bahâ: kıymet, bedel, değer
ferve-i semmûr: samur kürk
sîne-i billur: çok beyaz göğüs
ıtr-ı şâhî: güzel bir koku
gerdan: boyun
kâfur: beyaz ve yarı saydam, kokusu kuvvetli bir madde
zâr: ağlama
hezâr: bülbül
ham-ı zülf: zülfün kıvrımı
şikâr: av
cânâ: ey can, ey sevgili
hâksâr: toz toprak içinde, perişan