Yüzüme bir an için sevda ile baksaydın,
Bahçende bir çırada benim için yaksaydın!
Kırılırdı acılar heykelinin kafesi,
Küflenirdi günahkar terazinin kefesi.
Lakin benim yerimde esaret gördün gülüm,
Önce azad eyledin sonra öldürdün gülüm!
Güneş bir damla kandı o gün battığı yerde,
Yaralandım kalbinin beni attığı yerde.
Oysa kin tufanında gemiye aldım onu.
Taşlar bile duymalı çiçeğim olduğunu.
Layık mı bildin beni sensizlik ağusuna,
Lav dökmek reva mıdır bir kuşun yuvasına?
Dünyayı omuzlayan yiğidi küçümsedin,
Onun hüzünlendiği her ana gülümsedin.
İhmale uğradığım dokunmuyor mu sana?
Bin defa kırdığını bir defa anlasana.
Neden dinlemiyorsun bu yorgun akıncıyı?
Ah bir çekebilseydin içimde ki sancıyı;
Duran herşey dönerdi,dönen herşey dururdu,
Gökkuşağı bekleyen bulutlar kururdu…
Ak bilekli küheylan vurulurdu içinde,
Bir kahır iskelesi kurulurdu içinde.
Heyhat,sustu musiki,gitti kırkikindiler!
Yine de bu intizar burada bitmeyecek,
Güneşi arayanlar geceye gitmeyecek…
Bulduğun köşelerde istersen diz kurşuna;
Açtığın her kapıdan çıkacağım karşına…