derya içre deryayı bilmeyenlere
İlkbahar
Resmini yapabilseydi parmaklarım
Karanfillerle buluşup perçemlerinde
Yitik kalbini arardı denizlerin
Yoksa o gözler masmavi çiçeklerin
Bin bir çeşidiyle damıtılmış bir nehrin
Sularını arayan yıldız mıdır göğümde
Yoksa o baygın tebessümüne
Dokundukça alevlenen
Çaresiz bir yaprak mıdır ellerim
Yaz
Bu rıhtım, bu liman, yorgun gemiler
Akkor kirpiklerinden fışkıran dalgaların
Sahillere vuran yalnızlığıdır
Parçalanan adaların uzaktan
Duyulan feryadı, çöl ağıtları
Düşürür pencereme
Ya serin bahçelerin gölgesinde
Bekleyeceğim güvercinlerle gelen
Bir deniz türküsünü
Ya da kavurunca ateş ve rüzgâr
Savuracak ötelere ruhumu
Gel ey sonbahar
Sonbahar
Eylül kıvamındadır deniz fenerleri
Sular sapsarı bulutlardan süzülür
Kâbus ve rüya
Sıradağlar gibi çöker uykuya
Hayal bir kardelen yurduysa, derya
Yıkar beklenmedik fırtınalarla
Kaptanların son duruşlarını
Göğsüme bastırdığım
Bir tayfanın ölüm fotoğrafıdır
Düşer kumsallarına acının
Her sonbaharla
Kış
Gül dondu, gönül dondu
Kıpırdayamıyor bakış ve evren
Meğer engin ufuklardan ansızın
Çıkmaz sokaklarına girmişim buzulların
Dağ yutunca kalbimi, kanımda kuşlar
Kar tufanı altında kırılan kanatların
Çıkardığı son sesi duymuşlar
Meğer köpük gölgesiymiş umutlar
Kaç ömür saklıysa içinde her anın
İnsan kendi karanlığına çekermiş
Yaşanmamış mevsimlerini sevdanın