Şimdi ben neden mi güler?
Şimdi ben bir başka bana,
Bir başka şimdi’den baktığımdandır.
Şimdi bu müzik neye çalmakta,
Ne var ona böylesine dalmakta?
Uçurumlarla dağlar birbirinden çıkmadır.
Selam verdim, görmedin, ne zaman, şimdi.
O şimdi benimdi, bu senin şimdi.
Şimdilerin kimi güldürür, kimi ağlatır.
Renklerin, seslerin, sözlerin anlamı, ağırlığı,
Kendileriyle ve öbürleriyle duyarlığı, uyarlığı
Bir de uymazlığı, duymazlığı, sağırlığı vardır.
‘Bir şulesi var ki şem-i cân’ın
Fânusuna sığmaz âsumânın’
Çok şimdiler Şeyh Galib’in malıdır.
Şimdi buradaydı, nerede, oradaydı, görmedin mi?
Ben ora, sen bura, sen ora, ben bura dendikçe,
Şimdi bir şey olsadır, hem bir şey olmasadır.
‘Ne meyle ne nay-ü neyle şimdi,
Gönül eğlenmeyor bir şeyle şimdi’
Şimdisinden Fuzuli uzanmış olmalıdır.
Bir şimdiden bir şimdiye köprü kurarlar
Da balıklar üstünde Yunus deyu geçerler.
Benim çocukluğumdaki yunuslar yuvarlaktır.
‘Deryada deryalıklar, suda oynar balıklar,
Ne bu sevdâ olaydı, ne de bu ayrılıklar’
Çocukluklar çocuklardan azdır.
Ne olacak şimdi, ne olmuşdu, komşuda yangın çıkmışdı,
Sönmüştü, külleri uçuşmuşdu, basıma yağmışdı.
Bu çizgiler, bu aklar, o anı yangınından kalmadır,
Ne olduysa için-için ve neler de olmadıysa,
Hiçbir zaman demedimdi bir hiç için.
O konak asıl şimdi yanmaktadır.