Tüm gözleriyle görür yaratık
açıklığı. Yalnız bizim gözlerimiz
sanki tersine dönmüştür, yaratığın çevresine
kurulmuş birer tuzak, onun açık kapısının ağzına.
Dışarda olanı biz yalnızca yüzünden
öğreniriz hayvanın; çünkü çocuğu daha küçükken
geriye doğru çevirip, görsün diye zorlarız
biçimlenmiş olanı, açıklığı değil, hayvan yüzünde
o derin mi derin. Ölümden özgür.
Yalnız odur gördüğümüz; özgür hayvan
sonunu hep ardında bırakır,
tanrı vardır önünde, giderse böyle gider
ta bengiliğe dek, çeşmelerin gittiği gibi.
Bizse hiçbir zaman, bir tek gün bile görmeyiz
önümüzde o sonsuzcasına çiçekler
açan arık uzayı. Hep dünyadır, hiçbir zaman
yadsımasız hiçbir yer değildir: Bir arık,
gözetlenmeyen; insanın, soluyup, sonsuzcasına
bilip, göz koymadığı. Çocukken
sessizce yitirir biri orda kendini, sarsılarak
uyandırılır. Ya da öbürküsü ölür ve olur.
Çünkü ölüme yakın, görmez olur ölümü artık insan.
dışa diker gözünü, iri iri hayvan bakışıyla belki de.
Ötekisi olmasa böyle görüşü kapayan,
sevenler yakındır ona, şaşarlar …
Sanki yanlışlıkla açılmıştır onlara
ötekinin ardından … Ama hiç kimse onu
aşamaz ve gene dünyadır önündeki.
Yüzümüz hep yaratılışa dönük,
bir onun üzerinde görürüz özgürün yansımasını,
gölge düşürdüğümüz. Ya da bir hayvan, dilsiz,
kaldırıp gözlerini öyle bakar içimizden. Alınyazısı denir buna: Karşıda olmak,
başka hiçbir şey değil, hep, hep karşıda.
… … … … … … … … … .
… … … … … … … … … .
… … … … … … … … … .
Kim bizi tersine çevirmiş böylesine,
her ne yapsak, yola çıkan
birine benziyoruz? Nasıl o, son tepede,
vadisini görünce sonuncu bir kez döner, duraklar,ve oyalanırsa -,
biz de öyle yaşıyoruz, “hoşça kal” diyoruz hep.
Türkçesi: Can Alkor