Kuşların kanadında bahar kırıntıları
Unutulmuş bir şarkı sözüne benzer gülüm.
Nerde mızrabı telde eriten o yer gülüm?
Sessizlik, meyanıdır en tiz perdede sesin;
Ben engine çıkarım sen indikçe yukarı,
Kırk oktavlı sesimde sen hangi perdedesin?
Hasretin Hüzzamına bağlama Nevâkârı,
Nerde açsa her çiçek özüne benzer gülüm;
Ne olur, neredeysen bana bir ses ver gülüm…
Kuşların kanadında boyalı kuş sesleri
Akşam kızıllığını şafağa çeker gülüm.
Vuslatın kağnısında kırıldı teker gülüm,
İçir yayla gözlere çiğ ıslağında çimi,
Konsun kor dudaklara oyalı kuş sesleri.
Kavurur sessizliğin bir çöl gibi içimi,
Yoğurur yüreğimi mayalı kuş sesleri.
Hedefsiz hayallere gün tetik çeker gülüm,
Vuslatın kurşunları hasrete seker gülüm.
Sen ki ey yâr, ey bahar, ey anadan görgülüm,
Ne olur, neredeysen bana bir ses ver gülüm…
Kuşların kanadında sonbahara kanadım,
Kanadım yudum-yudum, bir damla ses ver gülüm.
Benden özge o sesi söyle kim sever gülüm?
O ses ki, Yaratan’dan bu gece son dileğim,
Bu gece sana doğru atacağım son adım.
Sendin hayat pınarım, sensin ölüm meleğim,
Sen ey gönül telime mızrap olan muradım;
Beni son türküm ile hançeremden der gülüm,
Aşkı Sabâ telinden gönlüme gönder gülüm.
Gözü sevda pınarı, saçı vuslat örgülüm;
Ne olur, neredeysen bana bir ses ver gülüm…