Ömür can tezgâhında dokuduğun tek halı
Sonun ilk akşamıyla solmamalı nakışın
Ve ruhun olmamalı bir bedenin hamalı
Sinmeli her nakışa kökboyalı bakışın
Vur kirkiti yüzyılı bir nefese düğümle
Zamanın dokusunda birer ilmektir anlar
Dünü yarına taşı gönül denen güğümle
Yarın yok sayılacak bugünü yaşayanlar
Kar yangınıdır ışık ufkunda yoz güruhun
Karatır gözlerini gördüğü her karaltı
Ezel sözüne bağlı kalabildikçe ruhun
Göklerin son katıdır bastığın yerin altı
Ömür ne ki bir soluk bir öpüş bir okunuş
Ha savruldun toz gibi ha sarıldın bayrağa
Ölüm ne ki bir çığlık çıngısına dokunuş
Bir tahta çıkar gibi inmelisin toprağa