Yanağımda bir damla yaş şu deniz
Toprak
Bırak ırak gözlerimi
Bakışlarım avucumda
Bak ellerim tertemiz
Ben benim öbür ucumda
Dağ gibi çınarımda tespih püskülümce kök
Yakarınca
Yunmuşum yayla karınca
Dök eteğinden karınca
Karınca dualarımı
Ağız dolusu ah deme ağaran şafaklarıma
Ey fosforu solgun güneş soluklan
Güğümünden bahtımın yıldızını dök
Neye yarar bundan geri avuç içi kadar gök
Çök ey hecin
Bu güvercin
Gayrı konmaz çatıya
Umuduma uludukça kışlar
Ulu gölgeler devrilir dehlizlerime
Hani nerde umuda uçurduğum kuşlar
Kim bağladı bu yarayı bağrıma
Kimler astı dağları titreyen dizlerime
Soldu gergefimdeki o renkler o nakışlar
Dün giden göçmen kuşlarım bugün nerde kışlar
Gayrı ey deli tay gözlerini yum
Sen ey içimdeki haylaz kelebek
Yeni bir baharı istemiyorum
Ve sen gözlerimde dinlenen bulut
Nasıl bir susun
Susamış gönlüme Allahaşkına
Eski sağnaklardan bir yudum su sun
Yolu yudumladık yorgunuz belli
O yüzdendir kuruluğu dilimin
Son düğümünü de attık kilimin
Ne kirkit ne mekik ne yumak
Ey sessizlik ne korkunç uğultusun
Ey zaman birlikte yaşamadık mı
Ey alnı ak kâğıtlar dost idik hep sizinle
Eşiverin kalemimle sevdama bir gönül
Ve örtün üzerime kitabımı
Uyumak istiyorum artık uyumak
N’olur serçeler susun