Bu akşam yine sensiz Boğaz’ın aynasında
Sönüp giden bir günün o solgun çehresi var
Güneşin tunç tasında
Islanan altın sular
Bir anın ortasında
Ayrılacak birazdan mor ile laciverde
İlk yıldız çırpınırken akşamın oltasında
Uyanacak yıldızlar uykusuz tepelerde
Dalacak hülyalara Boğaz gittikçe derin
Suların çehresinde/ yine safran bir hüzün
Tedirgin gölgelerin
Tuvalindeyse yüzün
Budur resmi kaderin
Gün nabzımda zonkluyor belli ki zaman darda
Bizden sonra sevdamız her akşam serin-serin
Esecek bu hasretle tutuşan Üsküdar’da
Mor sulara serpilen pembe kuş seslerini
Erguvan kirpiğiyle süpürecek Üsküdar
Denizin en derini
Senin gözlerin kadar
Gönlümdeki yerini
Kapattım bir örümcek ağınca ince-ince
Nemrud’un ateşidir âhımın en serini
Üsküdar sahilinden el-etek çekilince
Sen yoksun ısıtmıyor hazanımdaki güneş
Sen yoksun ayrımı yok gündüz ile gecenin
Ey kanımdaki güneş
Sen ey doğmayan cenin
Ve canımdaki güneş
Bedbaht ettik seninle bahtiyar akşamları
Bir yüzündür şu gönül zindanımdaki güneş
Bir hüzündür içimde Üsküdar akşamları