Tâ Kalû belâdan sevdik seviştik
Ezel bizim ile yârdır mahabbet
Mahabbet eyleyüb birliğe yettik
Cesedin içinde birdir mahabbet
Can canâ mahabbet verse erkândır
Zirâ mahabbetin arzucândır
Kırklar makâmına varsa civândır
Rızânın yurdunda birdir mahabbet
Mahabbettir yerin göğün direği
Mahabbet edenin yanar çırağı
Âşıkın Beytullâh ma’şuk durağı
Hakk nazar ettiği yerdir mahabbet
Bizim yerde bahar olur kış olmaz
Öter bülbülleri dilleri durmaz
Kokusu kesilmez rengi de solmaz
Necef bağı gül’izârdır mahabbet
Gel beri gel beri amân edersin
Gelme hakkın değil îmân edersin
Sırrın tercemâna beyân edersin
Zirâ halk içinde sırdır mahabbet
Mahabbet edenler kısmetin alur
Arar bir derd ehlin dermânın bulur
Serçeşme Muhammed Ali’den gelür
Tükenmez dalgası göldür mahabbet
Mahabbetttir Lâilahe illâllah
Mahabbettir Muhammed Resûlullah
Mahabbettir Aliyyü veliyullâh
Üçü de ma’nâda birdir mahabbet
Hak Muhammed Ali’dir ötesinde
Beytullah içinde Hakk haznesinde
Rızâ yurdunda aşkın deryâsında
Cibrîl’in gördüğü nûrdur mahabbet
Hakîkat kitabın okur Cebrâil
Ma’rifet lokmasın sunan Mîkâil
Cânı Hakk’a teslim eden Azrâil
İsrâfil dilinde surdur mahabbet
Hatâyî bu makâm özge makâmdır
Makâmın mihri On İki İmâm‘dır
Şeyh Safî’nin buyruğunda tamâmdır
Zîrâ can arzûsu Dîdâr mahabbet