En yücesinde otururum ormanın, gözlerim kapalı.
Kımıltısız, yok artık çarpıtmak düşü
Eğri gagamla çarpık ayaklarım arasında:
Ya da kurgulamak uykuda
mükemmel bir öldürümü ve tüketimi.
Ne de elverişli bu yüksek ağaçlar!
Havanın canlılığı ve güneş ışınları
Benim lehime;
Ve yukarı çevrik toprağın yüzü benim denetleyişim için.
Ayaklarım kilitlenmiş pürüzlü ağaçkabuğunun üzerinde.
Bütün bir Yaratılış aldı
ayağımı üretebilmem, her bir tüyünü:
Şimdi tutuyorum Yaratılışı ayağımda
Ya da uçuyorum yükseğe ve usulca dönüyorum tamamen –
Herşey benim olduğundan nerde istersem orda öldürüyorum.
Hiç bir yanıltmaca yok bedenimde:
Yırtıp ayırmak kafaları benim hayat tarzım –
Ölümün bölüştürülmesi.
Geçer çünkü benim kaçışımın tek yolu
yaşayanların tam da kemikleri arasından.
Tartışmaya gerek yok almak için payımı:
Güneş arkamda.
Başladığımdan bu yana değişen bir şey yok.
Gözlerim izin vermez hiç bir değişime.
Her şeyi olduğu gibi koruyacağım.
(Türkçeye çeviren: İsmail Aksoy)