‘diriyiz. yeryüzüne bırakılmış bir iz.
yağmurun vuruşkan sesi: kuşdiliyle bir öykü.
yağmurun kırılgan sesi: teni yanık toprak.
karşılıklı gülüşür geçer gideriz.
çentikliyiz. nasıl da aldatılmış. anlaşılmaz
yeryüzündeki yaşımız. kimden düştük?
kimin izi… bir unutuşun başlangıcı mı?
yoksa bir anımsayışın kemendi mi?
gövdeyiz. yarılınca görülür içimiz.
görmediniz mi? ustaca hazırlanmış bir yitiriliş.
özünde dilsizlik olan şu yağmur neden susar? ‘
toprağa düşen damla!
sakın taşma
ve ömrümüzü sorma:
‘zaten yalanımız kadar ömrümüz’