i
bir konu bulmaya çalıştım, boşu boşuna bir konu,
beş altı hafta boyunca her gün durmadan.
belki de kırgın bir ihtiyar olduğum için artık
olanla yetinmeliydi kalbim; gel gör ki,
kış demeden, yaz demeden, yaşlanıncaya değin
gösteriyi sürdürmüştü sirkteki hayvanlarım,
sırıkla yürüyen cambazlar, o yaldızlı araba,
aslanla kadın, tanrı bilir başka neler.
ii
ne yapabilirim bu eski konuları sıralamaktan başka?
önce o üç büyülü adaya, simgesel düşler peşinde
burnundan sürüklenen denizci oisin’in
o boşuna sevinci, boşuna savaşması, boşuna dinlenmesi
kırgın bir kalbin konuları bunlar ya da bence öyle,
eski şarkılara süs ya da saray oyunlarına;
ama neden bendeki bu kaygı, onu kışkırtan ben,
ben ki, onun masalsı nişanlısının peşine düşmüşken?
derken tam tersi bir gerçek çıktı ortaya,
prenses cathleen adını verdim ona;
o da merhametle çılgın ruhunu feda etti,
neyse ki gökler araya girdi onu kurtarmak için.
sandım ki sevdiğim kadın yok edecekti ruhunu,
öyle köle etmişti kendine onu bağnazlıkla kin.
ve bu düş canlanır canlanmaz içimde, düşün
kendisiydi aklımı başımdan alan, gönlümü çelen.
ve ekmeği çalınca soytarıyla kör,
zaptolunmaz denizle savaştı cuchulain;
kalbin gizleri bunlar, gene de her şey bir yana,
o düşün kendisiydi beni büyüleyen:
yalnızca kahramanın yaptıklarıydı
yaşanan ana dikkat çeken, belleği denetleyen.
oyuncularla boyalı dekorlara hayrandım ben,
onların simgesi oldukları şeylere değil.
iii
o usta işi imgeler eksiksiz oldukları için
ruhun saflığında ortaya çıkmışlardı,
ama onların kaynağı ne? bir yığın çöp,
boş şişe, kuru kemik,paslı demir,teneke
bir de kasada oturan o yaşlı sürtük.
artık merdivenin de devrildiğine göre,
kalbin köhne o eskici dükkanında
serilip yatmak gerek merdivenin dibine.
çeviren: Cevat Çapan