Ağgül’üm şimdi Sivas’ta
Serin rüzgârlar eser…
Rüzgârlar alıp gider ümitlerimi
Ümitlerim gitti gider
Ağgül’üm şimdi Sivas’ta sessiz, sedasız
Boy verir ince serviler…
Sallanır bütün dalları garip sızılar içinde
Uzaklardan el eder…
Ağgül’üm şimdi uzakta, çok uzaklarda
Kadınlar, kızlar, gelinler…
bir yandan iş görür; bir yandan duyulmamış
Sıcak türküler söyler…
Ve şimdi yollardan bilirsin inim inim
Kağnılar gelir geçer…
Düşer yollara köylüler kağnıların ardından
Garip, perişan, derbeder…
Bir gariplik çöker gönlüme birden bire
Yollarda yolcular birer ikişer
Oy benim garip başım! ..
Oy garip gönlüm! ..
Gayri her akşam yüreğim, yaylı tamburlar gibi
İnim inim iniler…
Ağgül’üm şimdi Sivas’ta içli türküler söylenir.
Bütün içli türkülerde sen varsın…
Her köşe başında ürkek bir gölge gibi
Karşıma sen çıkarsın.
Konuş Ağgül’üm derim ağızsız, dilsiz
Selviler gibi susarsın
Ağgül’üm şimdi Sivas’ta
Serin rüzgârlar eser…
Rüzgârlar alıp gider ümitlerimi
Ümitlerim gitti gider.