Helak oldu şair! Haysiyet esiriydi.
İftiraya kurban gitti.
Göğsünde bir kurşun, intikam arzusuyla,
Mağrur başı eğik şimdi! ..
Şair ruhu kaldıramadı,
Aciz itham ayıbını.
Alem yargısına baş kaldırdı.
Yalnızdı hep… ölü şimdi!
Öldürüldü! Neyine hıçkırıklar.
Boş övgü korosu kime?
Acınacak gerekçelere
Kader fermanı devrede!
Ey, acgözlü kalabalıkla, taht çevresini saranlar.
Özgürlüğün, Deha, Şerefin cellatlığını yapanlar.
Kanun gölgesinde sinsice bekleşirken sanırsınız,
Karşınızda adalet yok, hak hep sussun istersiniz!
Lakin, vardır tanrı adaleti de.
Bilesiniz fuhuş sırdaşları!
Korkunç bir adalet bekler sizi.
Altın şıngırtısına duyarsız,
O düşünce, icraatı bilendir!
İşte o an kırıcı lafların,
Size bu kez yararı dokunmaz.
Ve o anda bile tüm kara kanınızla
Ulu, şair kanı yıkanamaz!
1837
(Rusça aslından çeviren:
Melaike Hüseyin)