Hızla tenhalaştı akşamlar,
kahkahalar da azaldı sofrada:
işitiliyor, dinmedi yıllardır
ilerleyen bataklığın sesi
Daha dün alınmıştı tozu bilgisayarın
oysa gördüğüm ekran simsiyah,
okunmuyor klavyenin harfleri de,
her tuş önümde bir uçurum.
Harflerden, sözcüklerden medet
umudum bunca yıl Kerterizlerim
altın ve gümüş kakmalı pusulalarım.
Sandım ki seçersem doğru harfi
açılacak Süleyman’ın kuşlar dili,
sandım ki doğru sözcüğü bulursam
aydınlanacak içinde yittiğim
kristal labirentteki güzergah.
Var mıydı tutacağım bir yön,
Bulacağım doğru ve düz bir yol?
Bilemedim. Geliyor ve gidiyor insan.
Aşk mektuplarını yazardım arkadaşlarımın,
Zümrüts
……….
……….