Çalışma masamın üstünde günlerdir:
Eski bir madenci lâmbası. Yerdeydi
nerdeyse üç yıldır. Neden göz önüne
getirdim bu tuhaf gereci? Bir simge mi
aranıyordum, bir göçüğün önsezisi mi
yeşermişti içimde? Zonguldaklı şair
Lütfi Fikri, -Fikri Lütfi miydi yoksa? –
armağan getirmişti. Adlar! -Kişi, kent, kitap
fark etmez-; turnusol kağıdıdır belleğin,
onlar da ihtiyarlıyor ve bunuyoruz.
Sürgün kitabımdaki üç dize için
tepilmişti onca mesafe: “Madencinin lâmbası
ve kandili Ozan’ın
aydınlatsın yolu”.
……….
……….