Sen düş zülüflerinde tomuran gülsün büyülü
Ben düşmüşüm yoluna ölümün hayat denen
Sen sevene serap olan hayallerin gülü
Ben ejderha ağzında çiğnenen kanlı gerçek
Ey İstanbul düşlerimin dizgininden el çek
Yetişir gömleğimin yakasını yırttığın
Her gece altında ıslanan bulutları
Desensiz bir duman gibi her seher
Gönlümün göğsüne serdiğin yeter
Vuslatsız sevdaların yolcusuyuz sen ve ben
Ben kimim visaline erecek bahtiyar kim
Diz vurduğum oldu mu mavi-atlas döşeğine
Bir kez olsun içirdin mi gurubunun şurubunu
Üsküdar’dan kan dudaklı morarmış gözlerime
Galata’nın dipdiri dupduru memesinden
Ben kimim şiirini yazacak o şair kim
Nişanlandım mı seninle bir gece Nişantaşı’nda
Okşadım mı Bebek’ini bir kez olsun muncuk-muncuk
Kokladım mı gerdanına dizdiğin erguvanları
Mıncıklarken mehtabını yalılarında Kuzguncuk
Ben nerdeyim şarkını bestelemek nerede
Sen her sabah uyanırken bir visalden bâkire
Ben “taşra”da taş gibi her gece bin kerre bekâr
Şu oksuz sadak mıdır son sadakan fakire
Bu yay ile kemanı kanatır Bestenigâr
Ben kimim kollarını açtığın sevgili kim
Sen ki Yahya ve Behçet Kemallerin gözdesi
Ben gönlünde çölleri uyutan bağrı yanık
Bir gözüm seni uyur “Mehtaplı Geceler”de
Bir gözüm “Kalamış”ta sabaha dek uyanık
Moda meltemi eteğin günü içerken sularda
Göğsünde bir Caddebostan saçında bir Fenerbahçe
Akrep sokarken akşamı saatinin minesinde
Yelkovan bakışlarına içirdiğin sonbaharda
Bekledin mi bir kez beni Kadıköy İskelesi’nde
Ne başım gül sinende uyandım bir sabaha
Ne içtim “ab-ı hayat”ı dudağından yudum-yudum.
Bir kez oh demek hayali değer miydi bunca ah’a
Hep seni düşlerde görmek umuduyla uyudum