I
Denir ki bir tanrı aramıştır
Kapalı sular üstünde
Yırtıcı kuşun istemesi gibi
Uzak avını
Ve yinelenen bir bağırışla,
Ki boğuk, ıssız,
Yaratmıştır parlayan zamanı
Orda dalga kazınır.
Gece örter gündüzü
Çekilir sonra,
Köpüğü yayılır
Buranın taşları üstünde.
Nedir Tanrı,
Bir tek zamansa yapıtı,
Yok olmak mı istedi
Doğamadığı için?
Boşunaydı savaşı
Yokluğa karşı.
Attığı ağı.
O tuttu kılıcı.
II
Ama kalır şimşek
Dünyanın üstünde
Bir ırmak geçitindeymiş gibi, arayarak
Taştan taşa.
Acaba güzellik
Yalnızca bir düş müydü,
Gözleri kapalı yüzü mü
Işığın?
Hayır, çünkü yansıması var
Bizde, ve yalazdır
Ölü odunun suyunda
Yıkanan çıplak.
Coşturduğu gövdedir
Bir aynanın
Yanan bir ateş gibi, ansızın,
Taşlar çemberinde.
Ve anlamlıdır sevinç sözcüğü
Ölüme karşın
Kazdığı yerde yelin
Bu parlak korları.
III
Yeterliği günlerin
Ki giderler şafağa
Göz kamaşmalarıyla
Gece göğünde.
Kılıç, ağ
Artık yalnızca bir
Eldir, usulca sarılan
Kısa enseye.
Ruh, aydınlanmış,
Bir yüzücü gibidir
Atlayan, ansızın,
Işığın altına.
Ve gözleri kapalıdır,
Bedeni çıplak,
Ağzı tuzu ister,
Sözü değil.
Çeviri: Ahmet SOYSAL