Bilmem hangi alemden bu toprağa düşeli,
Yataklara serildim cam kırığı döşeli.
Kaam bir cenk meydanı kokusu kan ve barut,
Elindeyse düşünme,gücün yeterse unut!
Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım,
Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım.
Bana yanmak düşüyor yangın görsem resimde,
Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde
Alırken dilenciyim veririken de borçluyum,
Kalmadı eşya ile aramda hiç bir uyum
Taş taş üstüne koysam bozuk diyorlar devir,
Bir ok çeksem diyorlar peşinden koş ve çevir!
Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık,
Kimse edemez bana benim kadar düşmanlık.
İşte; şüpheci aklı çatlatan korkunç nokta;
O ki,sonsuz var,nasıl aranır dipsiz yokta
Varlıkta, yoklukta herşey onun kulu,
Bu noktaya vardım mı el tutuk dil burkulu!
Allah’ı hakikate soran kafa ne sakat,
Hakikatte ne? Hakkın muradıdır hakikat.
Balonunu kaçırmış çocuk gibi ağla dur,
Rabbim böyle emretmiş ya dize gel ya kudur!
Hayat bir zar içinde hayatı örten bir zar
Bana da hayat yeri “Bağlum”köyünde mezar…
1982