Bunları da Okuyun

    Geçti Dost Kervanı Şiiri – Pir Sultan Abdal

    29 Aralık 2021

    Aman Hasan Dede Şiiri – Teslim Abdal

    29 Aralık 2021

    Klavuzum Karga Çıktı Neyleyim Şiiri – Cemal Safi

    19 Ağustos 2025

    Kişi Ki Sözüñ-ile Bir Nefes Mücâlis Ola Şiiri – Ahmedi

    29 Aralık 2021

    Gelen Savaş Şiiri – Bertolt Brecht

    29 Aralık 2021

    Kapına Türkücü Geldim Şiiri – Rabindranath Tagore

    29 Aralık 2021

    Dinle Ey Ahmak Yığın Şiiri – Caner Kara

    20 Mart 2022

    Hiç Kimse Şiiri – Ahmet Telli

    28 Aralık 2021

    Âgâz-ı Gazeliyyât 78 Şiiri – Agah

    29 Aralık 2021

    Nisanlık Öldü mü? Şiiri – Yılmaz Erdoğan

    28 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Yabancı Şairler»Edgar Allan Poe»Poe’nin Kuzgun’u Şiiri – Edgar Allan Poe

    Poe’nin Kuzgun’u Şiiri – Edgar Allan Poe

    Edgar Allan Poe- Edgar Allan Poe
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Bir vakitler bir gece yarısı sıkkın, kafa yoruyorken, yorgun argın,
    Unutulmuş eski ilimlerin garip ve acayip kitap ciltleri üzerine ben-
    Kestiriyordum, tam dalacağım esnada, ani bir tıkırtı geldi öteden,
    Odamın kapısını kibarca birisi vuruyor, vuruyordu sanki tak tak.
    ‘Bu’, diye söylendim, ‘odamın kapısını tıklatılıp duran bir konuk,
    Sadece bu, başka bir şey yok.’

    Anımsıyorum ah çok kesin, bir Aralık ayındaydık, rüzgârlı, hazin,
    Ölen her bir köz parçası dövüp işliyordu yer döşemesine ruhunu.
    Sabahı diledim arzuyla; Ben boşu boşuna ödünç bir avuntuyu
    Arıyordum acı dindirici kitaplarımda, acısı için Lenore’ un, o yitik,
    O meleklerin Lenore dedikleri kızın, o eşsizin, ışıyanın ışık ışık,
    O burada adı anılmayanın artık.

    Ve titretiyor, erguvani perdelerin ipeksi, kederli, belirsiz hışırtısı
    Öylesine dolduruyordu ki içimi hiç duyulmamış tuhaf korkularla
    Nihayet kalp çarpıntımı bastırmak için tekrarladım kalkıp ayağa
    ‘Bu, odamın kapısında içeri geçmeye yalvaran biri, bir konuk
    Bu, oda kapımdan gireyim diye yalvaran geç kalmış bir konuk
    Budur ancak, başka bir şey yok.’

    Çok geçmeden topladım cesaretimi, uzatmadan tereddütümü
    ‘Bayım ya da Madam, içtenliğimle bağışlamanızı ediyorum rica,
    Şöyle bir şey oldu fakat, uyukluyordum ben, sizse öyle kibarca
    Gelip çaldınız oda kapımı, öyle belli belirsiz tıklattınız ki tık tık,
    Tam emin değilim sizi işittiğimden.’- dediğimde açtım kapıyı
    ardına dek: –
    Bir şey yoktu, karanlık vardı dışarıda bir tek.

    O karanlığın derinliğine dikkatle bakarak, orda durdum, merak,
    Korku, kuşku duyarak, daha önce hiç bir faninin cüret edemediği düşler kurarak uzun süre.
    Bozulmadı sessizlik lakin, karanlık vermedi bana bir emare,
    Ve fısıldaşılan ‘Lenore! ‘ sözcüğüydü, orada tek söylenen sözcük,
    Fısıldadığım ‘Lenore! ‘, bir yankıyla mırıltılı geri dönen sözcük,
    Başka bir şey değil buydu ancak.

    Odama geri döndüğümde ben, ruhum tutuşmuştu tamamen,
    Çok geçmeden öncekinden daha yüksek bir tıkırtı işittim tekrar.
    ‘Eminim’, dedim, ‘pencere kafesinde eminim hayret bir şey var;
    O halde, şu esrarı araştırmam, neymiş orada ki görmem gerek-
    Bir araştırayım şu esrarı, kalbim bir anlık sakin olman gerek:-
    Rüzgâr bu daha başkası yok.’

    Panjuru hızla açınca, girdi o an, oradan içeriye çırpına uça,
    Çok eskideki kutsal günlerden gelme haşmetli bir Kuzgun;
    Göstermeksizin en ufak bir saygı, bir azcık dur durak olsun,
    Lort veya leydi edasıyla tünedi oda kapımın üstüne konarak-
    Tünedi oda kapımın tam üstündeki Pallas büstüne konarak-
    Tünedi, oturdu, hepsi bu dahası yok.

    Takındığı ifadenin haşin ve ciddi adabı bu abanoz kuşun,
    Kederli hayallerimi gülümsemeye çevirdi sonra hemen,
    ‘Korkak değilsin sen’ dedim, ‘kırpık, tıraşlı tepeliğine rağmen
    Söyle bana, senin lorda yaraşır ismin nedir Gece’nin Plutonik
    Kıyısında, Gece’nin kıyısından gelen, korkunç, amansız ve antik
    Kuzgun! ‘ Dedi ki, ‘Asla Olmayacak.’

    Açıkça duymaktan böyle düzgün konuşmasını bu çirkin kuşun
    Hayrete düştüm, anlamı, alakası zayıf olsa da cevabının;
    Kabul edelim ki henüz ihsan edilmemiştir odasında kapının
    Üzerinde bir kuş görmek yaşayan bir insana şimdiye dek-
    Oda kapısı üstündeki yontu büstte, adı Asla Olmayacak
    Gibisinden bir kuş ya da hayvan görmek.

    Fakat o yumuşak büstün üstünde bir başına oturdu, söyledi sade
    O bir tek sözcüğü, sanki o bir tek sözcükle dökercesine içini.
    Daha ne bir tüyünü oynattı Kuzgun, ne de bir şey söyledi yeni,
    Ta ki ben ‘Diğer dostlar önceden uçtular’ diye mırıldanana dek,
    ‘ Uçup giden umutlarım gibi önceden, o beni yarın edecek terk.’
    O zaman kuş dedi ki ‘Asla olmayacak.’

    Yerinde verilmiş bu cevapla bozulmuş dinginlikte irkilmiş,
    ‘Kuşkusuz’ dedim, ‘sarf ettiği laflar peşindeki merhametsiz yıkım
    Tarafından izi sürülmüş mutsuz bir üstattan kaptığı tek birikim,
    Öyle ki, izi şarkıları tek nakarat olana dek sürülmüş gittikçe çabuk
    İzi umutlarına ağıt olana dek sürülmüş o bir tek melankolik
    Nakarat, ‘Asla’, diyen ‘asla olmayacak.’ ‘

    Fakat hala sevk ediyordu üzgün ruhumu gülümsemeye kuzgun,
    Bir iskemleyi dosdoğru kuşun büstün ve kapının önüne çektim;
    Sonra kadife mindere çöktüm, kendimi düşü düşe eklemeye bıraktım
    Bu uğursuz geçmiş zaman kuşunun ne olduğunu düşünerek,
    Ve bu katı kaba korkunç kuru geçmiş zaman kuşunun ne demek
    İstediğini, ‘Asla olmayacak’ diye gaklayarak.

    Bunu sezinlemeye çalışarak oturdum, tek hece söylemeden durdum
    Ateş gibi gözleri şimdi göğsümün içinde yanmakta olan kuşa,
    Bunu ve dahasını düşünerek oturdum, başım dayalı rahatça,
    Seyrettiği kadifeye, lamba ışığının şeytanca zevklenerek,
    Lamba ışığının zevkle seyrettiği mor kadifeye yaslanamayacak
    Fakat o, ah bu asla olmayacak.

    Derken, sanki hava ağırlaştı çöktü, görünmez bir buhurdandan esanslar koktu
    Sallanan, adımları tüy kaplı zeminde çıngırdayan Meleklerce sola sağa.
    ‘Zavallı’ dedim kendime, ‘Tanrın sana ödünç verdi, gönderdi bu Seraphimlerle sana,
    Soluklan, rahatlan ve Lenore’un anılarının acısından arın artık,
    İç, kana kana iç, bu acılardan arındırıcı iksiri ve unut o yitik
    Lenore’u. Kuzgun dedi ki ‘Asla olmayacak’.

    ‘Kötücül şey! ‘ dedim, ‘Kâhin! Kuş da olsan iblis de yine de kâhinsin!
    Yoldan Çıkarıcı göndermişse de, fırtına fırlatılmışsa da seni bu yakaya,
    Yapayalnız ama yine de gözü pek, büyülenmiş bu çöllük ülkeye,
    Dehşet uğrağı bu evin üstüne, var mı, yalvarırım, söyle bana neyse gerçek,
    Şifalı bitkisel bir merhem Gilead’da, yalvarırım, söyle bana apaçık.
    Kuzgun dedi ki ‘Asla olmayacak’.

    ‘Kötücül şey! ‘ dedim, ‘Kâhin! Kuş da olsan iblis de yine de kâhinsin!
    Üstümüzde uzanan cennetin, ikimizin de tapındığı tanrının adına
    Söyle, bu gamlı ruh uzak Aden’de sarılabilecek mi o genç kadına
    Meleklerin Lenore dedikleri o azizeyi sarabilecek mi kucaklayarak,
    Meleklerin Lenore diye çağırdıkları o ışıyan, o eşi benzeri yok
    Kadını. Kuzgun dedi ki ‘Asla olmayacak’.

    ‘Kuş ya da iblis! ‘ diye haykırdım, ‘Ayrılığımızın işareti olsun o söz,
    Katıl ona, o fırtına ile Gece’nin Plutonik kıyısına geri dön,
    Git söylediğin yalanın izi gibi kara bir tüy bile bırakmadan,
    Yalnızlığımı bozmadan git! Kapımın üstündeki büstten kalk!
    Gaganı kalbimden çıkart, suretini kapımdan çek! ‘
    Kuzgun dedi ki ‘Asla olmayacak’.

    Ve Kuzgun uçmadan hiç bir yana, hala oturuyor, oturuyor hala,
    Oda kapımın hemen üstündeki solgun büstünde Pallas’ın;
    Ve gözleri tamı tamına benziyor gözlerine düş kuran bir iblisin,
    Ve lamba ışığı zemine vuruyor gölgesini onun üzerinden akarak,
    Ve ruhum zeminde dalgalanarak uzanan bu gölgesinden onun
    Hiç sıyrılamayacak, asla olmayacak.

    EDGAR ALLAN POE’dan çeviren Dr.Osman Tuğlu

    Edgar Allan Poe şiirleri Poe'nin Kuzgun'u Şiiri - Edgar Allan Poe Poe'nin Kuzgun'u Şiiri - Edgar Allan Poe şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Rüya İçinde Rüya Şiiri – Edgar Allan Poe

    The Village Street Şiiri – Edgar Allan Poe

    Ve Sevdiğim Herşeyi Yalnız Sevdim Şiiri – Edgar Allan Poe

    Göl:…’ye Şiiri – Edgar Allan Poe

    The Raven Şiiri – Edgar Allan Poe

    Eldorado By Poe Şiiri – Edgar Allan Poe

    Bunları da Okuyun

    Sesiniz Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Eğer Birgün Ölürsem Şiiri – Ahmet Kutsi Tecer

    29 Aralık 2021

    Balaban’ım Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Şili’de Son Durum Şiiri – Can Yücel

    28 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Aziz Mahmud Hüdayi

    Dîvân-ı İlâhîyât 195 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    Aziz Mahmud Hüdayi

    Bizi insân edüben eyledi ehl-i islâm Hâlik’ın ni’metine hamd ü senâ eyleyelim Kâlıba sıhhat ü…

    Ben De Şu Dünyaya Geldim Giderim Şiiri – Pir Sultan Abdal

    29 Aralık 2021

    Bir Yiğit Gurbete Gitse Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Göz Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    28 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Pişman Değilim Şiiri – Sergey Yesenin

    29 Aralık 2021

    İki Aşiretin Kavgası Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Sen Ağladın Benim İçin Şiiri – Sefil Selimi

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Ruhsati şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Agah şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Karacaoğlan şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.