Bunları da Okuyun
A. Kadir (Abdülkadir Meriçboyu) şiirleri
Yaslanıp omuzuna gecenin sabahı karşılar gibi, ama dünyaya günaydın diyemeden. Yatar gibi çimenler üstünde, ama çimenlerin kokusunu alamadan. Koşar gibi…
Cansel’e Alır seni korum damla damla suyuma, ekmeğime, aşıma, kaygıma, sevincime, acıma, umuduma, sabrıma, gücüme.Alır seni bölerim parça parça, dağıtırım…
Kaldırınca tabancasını Nişan almak için sarı saçlıya Parıldayıverdi gözleri Koru kendini Kırlangıçlar uçuştular Korkudan çığrışıp Kanat çırparak koru kendini.Hadi söyle…
Artık senin hiçbir şeyden haberin yok. Gözlerini güneşe verip toprağın üstüne uzanmışsın. Terlememiş henüz bıyıkların, göğsün kıllanmamış. Boylu boslu, sapasağlam…
Orda, adamı düşündüren denizler vardır – ışıltılı ve berrak-, şurda gemiler durmuş, kimbilir, zincirleri ne ağırdır. Sarayburnu, Kızkulesi, Haydarpaşa… Bak…
İnsan kuş kanadında gelen yazı. İnsan arı su, insan ak süt. İnsan yemyeşil uzanan bahçe. İnsan kum, insan çakıl taşı.…
Bu akşam içimde Tuhaf bir sıkıntı var, Dünyada sanki bir ben kalmışım, Sanki herkes nerde keder varsa bırakmış, Ben nerde…
Yirmi dokuz nisan gecesi. Gene sevgiliden, arkadaştan uzakta. Gene şarkı söylemek istiyor canım, Eyüp iskelesinden, Cibali’den, Beşiktaş’tan uzakta. Yirmi dokuz…
Sıcacık bir yağmur siner kara gecenin içine, toprak somun gibi kabarır. Tak tak vurulur kapıma, kişner kapımda kır atım, dünyam…
-Karıma-Yirmi yaşında hapse düştüm. Yirmi beşimde sürgün oldum. Yıllarca gençliğimi saçtım Anadolu topraklarına. Bir yokuşu yıllarca indim çıktım döke döke…
Pınarından özgürlüğün al bir yudum çek bir soluk rüzgarından sevdamızın seni benden ne bu kapı, ne bu duvar ayıracak seni…
Kaç bu kokudan, kaç bu pislikten, bu sürüden kaç, insan mısın, bu pazarda mısın, iki pula mısın, kaç bu kokudan,…
Bu ne bitmez yolmuş, deme bitmedik yol yok. Bu ne aşılmaz dağmış, deme aşılmadık dağ yok. Bu ne erişilmez ülkeymiş,…
bu gece ne bir yıldız, ne ay var yaşlı gecede hüzne yer yok yüreğimizde hüzne yer yok nasıl olsa kıramazlar…
Kim anlatacak sana akşamları dışarıda nasıl geçti günüm, Cağaloğlu pazarında nasıl atlatılıyorum, kimlere rastladım yolda, neler konuştum, kim anlatacak sana?…
Bir deniz üstündeyim, ne ucu var ne bucağı Bir rüzgâr önündeyim, gel keyfim gel… Bir deniz üstündeyim, ne ucu var…
Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular, rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın, senin etinden, tırnağından ayrı, senin kokundan uzak.Benim güzelim, benim…