Bunları da Okuyun
Cumhuriyet Dönemi
Gitti son ulak;gözü titrek bir mühür gibi hurucunda taşıyarakşehrin çarşılarında bingün bir arya üşüttü mangal yüreğini taş konaklarınilkin alıcı kuşlar…
Hem yaralı hem yakını bir yaralının kırıldı kuş sesinden direkleri dünyanın, kaldım eşikte sübyan kaldım cümle ovayla temmuzun köklerinde, yaşlanmış…
Son çırağı ben idim ortasında yedi göbek çınarı sulayarak büyüten arastanınİri,pençeliydi elleri ustamın demiri haddeden geçirirken kızıla çalan muzdarip yüzü…
İçindeki denizlerde masallarını avlayan korsanlara vuruldun sualini abes buldu müneccimler ezberlenmiş uçurumların kenarında oynuyordumgece sır tutan ağzıyla ağaran günü öptüğünde…
Açılırda şafak defteri kalın divitler düşer ince yapraklarına gün başlar akreplerde çırak tedirginliği bir ayağı uçuruma uyanır gözlerinde ceylan kalmış…
Burada vakitler durgun bir göle civilenmis kugular ilk kuguyu yuzup duruyor hala bir yaprak sararınca tüm tabiat titriyor ölüme kef…
Gelen kim böyle yekten?hurucunda takım taklavat temiz peşkir bir tutam saç mushaf ve bir bağ başakÇaylak!sen misin! tamir edecek dülger…
Ben bu iskelenin süryanisiyim giden gider bana kalır güneşin kızıllığı herkesi uğurlayan o uğurlanmaz hüzün ayırmaz kıyısından içimdeki korsanıYalamadır rotası…
Bir eski zaman söylencesi o, zamansız ve çağdaş yani; Bir ırmak da öyle. Bilmez saatin akışını, bir çocuğun soluğu, bir…
Anımsa güzel ne varsa Karacaların suya indiği saatleri, O gezgin çocuğu anımsa Elinde cırcırböceği.Bembeyaz bulutlara Ata biner gibi binerdi, Acılar…
Geceyi izliyorum ama geçilmiyor yalnızlık; çarşılarda pazarlarda ve ev içlerinde, biliyorum eski aşklar yok artık.Bir ırmak kıyısına düştü yolum bir…
Uzak bir yaz sesi Gibi duyulur kokusu Yeni bir günün Değer herkesin saçlarına Yılların eli o an Sür ey güzel…
Ben bir korsan gemisinde doğup büyüyen Denizciye benzerim, Kalbim kavgalara ve fırtınalara alışık; Tayfalar gibi canım sıkılır karada Bir hasta…
Martılar uçar… uçar… uçar… Sokak çocukları koşar. Ya sen nereye koşarsın böyle Ey denizi kirli insan? Kuşların havada uçuşu gibi,…
Vulcanus, yak ateşine, suları bile tutuştur kaynağı tanrıların kuyusu olan Nil de yansın. Yetişsin ve söndürsün onu, tutuşmadıysa Okyanus, şu…
Acılar, sıkıntılar geçti Karlar, fırtınalar geçti Ocağa attığımız odunlar Daha bir harlıÇatı aktarıldı, onarıldı Yuva yapıldı güvercine Çocuklara yer ayrıldı…
o zaman çarşilarimizi suladik atlari seyre gittik ikindilerde çok sicakti terden bunaliyorduk küçük tayin agzi süt kokuyordu çünkü sevdigimizi söylemiştikhiç…
Düşteyim işte. Çıkageldi bir güz yeli hafiften. Bir buğu gibiydi gök. Ey kendini saklayan geçmiş, ince bir tül ardında; Güz…
Koşarken aşağılara mavi dalgalanır su ki orman denizidir Bolu Dağı’nda çam kokulu: Bir ağaç dibinden bir dereden bir çaydan akar…
Durmuş bir adam saati sorar Saat kaç? Neden sorarsın be adam İşin ne saatle? Günü sorar biri Bugün ne günlerden?…