Bunları da Okuyun
Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
Yaşlılara saksılar dizdim, bahçeler yaydım. Yorgunlara diri beden verdim, taze yürek. Döşekler serdim hastalara, rahat, yumuşacık. Nerde yalan dolan gördüysem…
Sizinle aynı yemeği yedim senelerce, Aynı türküyü söyledim talim dönüşü, Ve aynı rüyaları gördüm geceleri, ot yatakta. Gün oldu cömerttim,…
Seni bir gün çekip aldılar topraktan, benzedin köksüz bir ağaca. Önce öğrettiler sana uygun adımı, sonra büyük şehirlerini gösterdiler Avrupa’nın.…
Uyu tosunum uyu Altında sıcak toprak Üstünde ay ışığı Karpuz gibi büyüNe yaşadığımı yaşa Ne çektiğimi çek Ne hapsi gör…
Bahçemdeki dut ağacı vurdu ince dallarıyla penceremin camına, bir Beşiktaş tramvayı geldi aldı beni, bir Beşiktaş tramvayı götürdü sana.Çemberlitaş, Şehzadebaşı,…
Yaslanıp omuzuna gecenin sabahı karşılar gibi, ama dünyaya günaydın diyemeden. Yatar gibi çimenler üstünde, ama çimenlerin kokusunu alamadan. Koşar gibi…
Cansel’e Alır seni korum damla damla suyuma, ekmeğime, aşıma, kaygıma, sevincime, acıma, umuduma, sabrıma, gücüme.Alır seni bölerim parça parça, dağıtırım…
Kaldırınca tabancasını Nişan almak için sarı saçlıya Parıldayıverdi gözleri Koru kendini Kırlangıçlar uçuştular Korkudan çığrışıp Kanat çırparak koru kendini.Hadi söyle…
Artık senin hiçbir şeyden haberin yok. Gözlerini güneşe verip toprağın üstüne uzanmışsın. Terlememiş henüz bıyıkların, göğsün kıllanmamış. Boylu boslu, sapasağlam…
Orda, adamı düşündüren denizler vardır – ışıltılı ve berrak-, şurda gemiler durmuş, kimbilir, zincirleri ne ağırdır. Sarayburnu, Kızkulesi, Haydarpaşa… Bak…
İnsan kuş kanadında gelen yazı. İnsan arı su, insan ak süt. İnsan yemyeşil uzanan bahçe. İnsan kum, insan çakıl taşı.…
Bu akşam içimde Tuhaf bir sıkıntı var, Dünyada sanki bir ben kalmışım, Sanki herkes nerde keder varsa bırakmış, Ben nerde…
Yirmi dokuz nisan gecesi. Gene sevgiliden, arkadaştan uzakta. Gene şarkı söylemek istiyor canım, Eyüp iskelesinden, Cibali’den, Beşiktaş’tan uzakta. Yirmi dokuz…
Sıcacık bir yağmur siner kara gecenin içine, toprak somun gibi kabarır. Tak tak vurulur kapıma, kişner kapımda kır atım, dünyam…
-Karıma-Yirmi yaşında hapse düştüm. Yirmi beşimde sürgün oldum. Yıllarca gençliğimi saçtım Anadolu topraklarına. Bir yokuşu yıllarca indim çıktım döke döke…
Pınarından özgürlüğün al bir yudum çek bir soluk rüzgarından sevdamızın seni benden ne bu kapı, ne bu duvar ayıracak seni…
Kaç bu kokudan, kaç bu pislikten, bu sürüden kaç, insan mısın, bu pazarda mısın, iki pula mısın, kaç bu kokudan,…
Bu ne bitmez yolmuş, deme bitmedik yol yok. Bu ne aşılmaz dağmış, deme aşılmadık dağ yok. Bu ne erişilmez ülkeymiş,…
bu gece ne bir yıldız, ne ay var yaşlı gecede hüzne yer yok yüreğimizde hüzne yer yok nasıl olsa kıramazlar…
Kim anlatacak sana akşamları dışarıda nasıl geçti günüm, Cağaloğlu pazarında nasıl atlatılıyorum, kimlere rastladım yolda, neler konuştum, kim anlatacak sana?…