Bunları da Okuyun
Mehmet Akif Ersoy
Şuhûdundan cüdâdır, çok zamanlar var ki, îmânım; Bu vahdet-zâra -gûyâ! – geldim amma bin peşîmânım: Huzûr imkânı yok, dünyâyı etmiş…
— Bu bir ma’bedse, çırçıplak yakışmaz, sonra gâyet loş; Gelen: Ma’bûd; ışık bul, yaygı bul, git başka yerden, koş! Hemen…
Üstâd-i hakîmim Ferîd Beyefendi’yeBütün kandillerin tehlîle dalmışlar… Şaşırdım ben: Nasıl ma’bed ki sun’un, sermedî bir secde gök kubben! Kapanmış, titriyor…
Huzeyfetü’l-Adevî der ki: «Harb-i Yermûk’ün, Yaman kızıştığı bir gündü, pek sıcak bir gün. İkindi üstü biraz gevşeyince, sanki, kıtâl, Silâhı…
Fahru’n-nisâ Emîre Hadîce Hanımefendi HazretlerineŞu bağlı yelkeni çözsek de, nehri atlayarak, Biraz da karşıki vâdîye doğru yollansak. Güneş çocuk: Yoracak…
«Birbirinize de girmeyin ki, ma’neviyâtınız sarsılmasın, devletiniz gitmesin.»Sen! Ben! desin efrâd, aradan vahdeti kaldır; Milletler için işte kıyâmet o zamandır.…
«Rûhum benim oldukça bu îmanla berâber Üç yüz sene, dört yüz sene, beş yüz sene bekler.» Malta – Süleyman NazîfBeş…
Bir nüsha-i kübrâ idin, oğlum, elimizde: Sen benden okurdun seni, ben senden okurdum. Yüksekliğin idrâkimi yorgun bırakınca, Kalbimle yetişsem diye,…
Cihan altüst olurken, seyre baktın, öyle durdun da, Bugün bir serserî, bir derbedersin kendi yurdunda! Hayat elbette hakkın, lâkin ettir…
«Odama girdim; kapıyı kapadım; ağlamaya başladım: O gün akşama kadar İslâm’ın garibliğine, müslümanların inhitâtına ağladım, ağladım…» Sebîlürreşâd Şimal müslümanlarından Atâullah…
Düzer yâve-gû bir herif bir gazel: Müeddâ perîşan, edâ mübtezel. Tabî’î o gâyetle parlak bulur; Okur, dinletir, söyletir, gaşy olur.…
— Kardeşim Ali Şevki Efendi Hoca’ya—İlmi az, görgüsü çok, fıtratı yüksek bir imam Tanırım ben, ki hayâtında tanıtmıştı babam. «Kim…
Kiminin yâd-ı ihtirâmı kalır, Kendi gittikte câ-nişîni olur; Kiminin bir yığın meberrâtı, Toplanır, heykel-i metîni olur; Kiminin de olanca hâtırası,…
Kardeşim Hüseyin Avni’ye «Mahalle kahvesi! » Osmanlılar bilir ne demek? Tasavvur etme sakın «Görmedim nedir? » diyecek. Dilenci şekline girmiş…
Tasavvur et ki muzlim bir şeb-i ecrâm-nâpeydâ: Yatar heybetli âgûşunda dûrâdûr bir feyfâ; Düşen gümrâh için yol bulma yok emvâc-ı…
Kendi feryâdımdır ancak ses veren feryâdıma… Kimseler yok, âşinâdan büsbütün hâlî diyâr. «Nerde yârânım? » diyorken ben bülend âvâz ile,…
Başlattığı gün mektebe, duydum ki, diyordu, Rahmetli babam: «Âdem olur oğlum ilerde.» Annemse, oturmuş, paşalıklar kuruyordu… Âdemliği geçtik! Paşalık olsun,…
Kardeşim Midhat Cemâl’e Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd, Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd! Diyor ecdâdımız makberlerinden:…
— İki gün sonra — Beyaz entârisiyle kar gibi kız, Sanki Cennet’ten inme zâde-i hûr; Ya seher-pâredir ki perrandır Dûş-i…
Elinde, nevha-i mâtem kadar acıklı sadâ Veren, bir eski kamış; koltuğunda bir yedici; Şu kör dilenci, bakardım, olunca nâle-serâ, Durup…