Sen kollarıma asla gelmemiş sevgili,
sen yitirilmiş olan daha başından,
senin hangi şarkılar gider hoşuna
hiç öğrenemedim. Vaz geçtim ben seni
gelecek anın kabaran dalgaları içinde
tanımaya çabalamaktan. İçimdeki
tüm uçsuz bucaksız imgeler -çok uzaktaki
derinliğine hissedilen peyzaj,
şehirler, kuleler, köprüler ve patikaların tahmin-
edilmedik dönemeçleri
ve şu bir vakitler nabzı tanrıların hayatıyla atan
kudretli topraklar -tümü, beni her zaman atlatan seni
anlamlandırmak için içimden yükselirler.
Sen, sevgili, daima hasretle seyrettiğim
bahçelersin sen. Bir kır evinde
açık bir pencere-, ve sen daha yeni
atmışsın adımını dışarı, dalgın düşünceli
karşılamak için beni. Rastgele geçtiğim sokaklar,-
sen onlarda az önce yürümüş ve gözden kaybolmuşsun.
Ve bazen, bir dükkanda, aynalar hala sersemlemiş
olurlardı senin orada bulunmuş olmandan, irkilmiş
geri verirlerdi benim çok ani hayalimi. Kim bilir? belki de
aynı kuş yankılanıyordu içimizden ikimizin de
ayrı ayrı, dün akşam.
Çev: Osman Tuğlu