Bırak ben de geleyim seninle.
Ne kadar da güzel ay bu akşam!
İyidir ay, iyidir,
-kimse görmeyecek
nasıl da ağarmış olduğunu saçlarımın.
Ay altın rengine dönüştürecek gene.
Sen de anlayamayacaksın.
Bırak ben de geleyim seninle.
Ay çıkınca büyür evdeki gölgeler,
görünmez eller açar perdeleri,
piyanonun tozlarına unutulmuş sözcükler yazar
solgun bir parmak
-duymak istemem onları.
Ne olur sus.
Bırak ben de geleyim seninle,
biraz daha uzağa,
fabrikanın duvarlarına kadar,
o beton, o göksel, o ayışığıyla
badanalanmış,
öylesine kayıtsız,
öylesine maddeden uzak,
öylesine gerçek ve neredeyse soyut kentin
göründüğü o köşebaşına kadar,
istersen inanabilirsin yaşadığına,
yaşamadığına hatta,
istersen hiç yaşamadım diye düşün,
inanma istersen
zaman ve yıkımlarına.
Bırak ben de geleyim seninle.