‘Gözlerimden hiç bezmeyen gözlerin kederle
ağırlaşan kapaklarının altında eğiliyorlar artık
aşkımız tükeniyor çünkü.’
Ona dedi ki kız:
‘Madem tükeniyor aşkımız, Tutku,
O zavallı ve yorgun çocuk,
tam uykulara dalmışken,
şu tatlı saatte
ıssız kıyısında gölün son bir kez olsun
seninle yanyana duralım:
Nice ırak görünür yıldızlar, ilk öpüşmemiz
ne kadar uzak, ve ah kalbim
bak nasıl da ihtiyar! ‘
Yanı sıra kuru yaprakların dalgın gezindiler,
ellerine aldığında ellerini yavaşça cevap verdi o:
‘Tutku çok yıprattı aylak kalplerimizi.’
Etraflarını orman sarmıştı ve saramış yapraklar
sönmüş göktaşları gibi dökülüyorlardı karanlıkta
o an, yaşlı ve aksak bir tavşan
patikadan topallayarak aşağı indi;
Sonbahar sırtındaydı onun:Ve bir kez daha
ıssız gölün kıyısında beraberdiler şimdi.
kızın, dönünce, göğsünde ve saçında
gözleri gibi çiylenmiş ölü yaprakları
toplayıp sessizlik içinde
sürüklediğini gördü.
‘Ah, üzülme,’ dedi,
‘yorulduk diye, çünkü bekliyor bizi başka aşklar:
Nefret ve sevgi kaygısız saatler boyu.
Önümüz sonsuzluğa açıktır.
Aşktır özümüz,
ve tekrarlanan bir ayrılıktır.’
Çeviren: Dr. Osman TUĞLU